top of page

Beden Dİsmorfİk Bozukluğu(BDB)


Çağımızın en büyük inançlarından bir tanesi “güzel” görünmek ve hissetmekte yatmaktadır. Günlük yaşantımızda çoğumuz metrolarda, alışveriş merkezlerinde, lavabolarda ayna gördüğümüz vakit durup bir süre kendimizi izler ve başka insanların bizi o gün nasıl gördüğü hakkında çıkarımlarda bulunuruz. Bazılarımız bunu yalnızca o an üstünü başını düzeltme isteği halinde yapsa da yine azımsanmayacak kadar çoğumuz da bu işleme oldukça fazla enerji ve vakit ayırarak takıntı haline getirir. Bu durum bizi sürekli görünüşümüz açısından tetikte olmaya itmektedir. Sanki görünüşümüz oldukça kusurlu ve eksiktir de bizler, toplumdaki diğer kişiler tarafından gülünç durumdaymışız gibi hissetmeye başlarız. Halbuki giyinişimizde hiçbir pespayelik yoktur. Zihnimiz tamamen toplum tarafından oluşturulan beden algısına uymaya programlanmış gibi hareket eder bu süreçte. Bu da bizim benliğimizin sosyal çevrede sözünü geçirememesine sebep olur.


Görünüşle ilgili takıntılarımız özellikle sosyal medya baz alındığında büyük oranda toplumdaki diğer insanların bir beden algısı oluşturma çabasından kaynaklanmaktadır. Her gün sosyal medya platformlarında pürüzsüz ciltler, kusursuz bedenler gören bizler, insan oluşumuzun doğasıyla da hemen bir kıyaslama yaparak vücudumuzdaki “eksikleri” ve “kusurları” fark ederiz. Bu tabi çoğu zaman nesnellik barındırmayan bir yargılama olacaktır. 


BDB tanısı almış insanlar da tıpkı bu şekilde bedenlerinde ya da dış görünüşlerinde hayali bir eksik olduğu konusunda son derece takıntılılardır. Çevresi tarafında öyle görünmese bile, bu insanlar kendilerini insan içine çıkamayacak derecede korkunç bulmaktadırlar. Kadınlar bu konuda daha çok bedenindeki göze çarpan uzuvlar konusunda endişelenmektedirler. Kalça, bacak ya da göğüs vb. Erkekler ise boylarının uzunluğuna, penislerinin büyüklüğüne ve vücutlarındaki kas kütlelerine odaklanmıştır. Tabi bu durum kültürden kültüre farklılıklar gösterebilmektedir. Örneğin Japonya’ da göz kapağı ile ilgili endişeler batıya göre daha yaygındır. Yapılan çalışmalara göre erkeklerde BDB tanısı kadınlara oranla biraz daha fazla gözlemlenmektedir.


BDB tanısı alan bir insan gününün çoğunu kendisi üzerinde düşünmeye ve dış görünüşü hakkında birtakım yargılarda bulunmaya ayırır. Bu sürenin 3-8 saat olduğu düşünülmektedir. Bu süre zarfında kişi bazı davranışlarda bulunur. Örneğin, aynada görünüşünü kontrol eder, toplumdaki diğer insanlarla kendini kıyaslar, beğenilmeyen bölümlerini örter ve kamufle eder veya yakın çevresi tarafından görünüşü ile ilgili onay almak için uğraşır. Birçoğu görünüşlerini kontrol etmek için yoğun çaba sarf ederken bazıları da aynalardan ve kendini göreceği ışıklı yerlerden kaçınmaya çalışır.


BDB tanısı alan insanlarda yoğun bir şekilde toplum tarafından dış görünüşleri hakkında alaycı bir tavır takınıldığı ve kusurlarının diğerleri tarafından izlendiği düşüncesi yatmakta olduğu için bu durumdan kurtulmanın estetik ameliyatı olma yolundan geçtiğini düşünürler. Araştırmalara göre BDB tanısı alan insanların dörtte biri estetik ameliyatı geçirmektedir. Ne yazık ki estetik ameliyatı olmak endişelerini giderememekte ve ameliyattan sonra da bu konuda düşünceleri devam etmektedir. Çünkü bedenleri üzerindeki yargıları kendileri üzerinden değil toplumun görüşleri üzerindendir. Toplum sürekli değişken bir yapıda olduğu için dış görünüş üzerindeki yargılamarın da sonu yoktur.


Görünüşle ilgili böylesine takıntılar insanın sosyal çevresinde var olmasını güçleştirir. Yüksek kaygı, utanç ve çokkunluk hissi yaşayan bu insanlar, benliklerine sağlıklı bir şekilde yoğunlaşamazlar. İnsanlarla etkileşime girmekten ve toplum içerisinde kendilerini özgür ve rahatça ifade etmekten yoksun kalırlar. Bu da onları gittikçe bulunduğu toplum içerisinde sosyal bir izolasyona sürüklemeye başlar. Bu olaylar zincirinin ardından depresyon ya da özkıyım gibi çeşitli sonuçlar da gelebilmektedir.


Tedavi sürecinde BDB ve OKB(Obsesif Kompulsif Bozuklu) birtakım benzerlikler göstermektedir. Bu bozukluklar serotonin geri alım inhibitörlerine olumlu tepkiler vermektedir. Diğer yandan başlıca psikolojik tedavi yöntemi ise tepki engellemeli maruz bırakmadır. 


Antidepresanlar BDB tedavisi sürecinde kullanılan en yaygın ilaçlardır. Psikolojik tedavi gerçekleştirildiğinde ise TEMB(tepki engellemeli maruz bırakma) süreci, BDB tanısı almış kişiye en çok korktuğu aktivitelere maruz bırakma yöntemiyle gerçekleştirilebilir. Örneğin görünümleri ile ilgili eleştirilerin yoğun olabileceği ortamlarda bulunması ya da eleştirici kişilerle iletişime geçmesi gibi. Tepki önleme için ise kişilerden,  kendi görünümlerine dair bir güvence oluşturmalarını, aynaya bakmalarını ya da diğer benzeri türden bir aktivite uygulamaları istenebilir. Diğer yandan Bilişsel davranışçı terapi de BDB için uygulanabilecek yöntemlerden bir tanesidir. Rahatsızlığın bilişsel yönüne odaklanmak ve öz değerin/güvenin tekrar sağlanmasına çalışmak uzun soluklu bir etki gösterebilir.



 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
ZORBALIK

Zorbalık Nedir? Bu yazımızda özellikle okul çağında yaşanan akran zorbalığını anlatacağız. Zorbalık çağımızın gittikçe artan...

 
 
 
YAS VE KAYIP

YAS VE KAYIP   Doğum gibi ölüm de hayatımızın doğal bir parçasıdır. Yine de yüzyıllar boyunca kayıp ve yas süreçleri insan ruhunu en çok...

 
 
 
Uyku Bozuklukları

Uyku Bozuklukları Uyku bozuklukları,uyku kalitesini,sürekliliğini veya düzenini etkileyen durumları ifade eder. Bu bozukluklar bireylerin...

 
 
 

Comments


Kızılırmak mahallesi 1446 cadde Halkbank sitesi

D blok daire A, Çankaya/Ankara

​​

Tel: 0552 893 93 08

mustafacemoguz@gmail.com

  • Instagram

© 2024, Powered and secured by Reklamajans35

Mustafa Cem Oğuz, Uzman Grup Terapi Merkezi, Çocuk|Ergen|Yetişkin Terapi
Bireysel|Grup Terapi
Evlilik ve Aile Danışmanlığı
Oyun Terapisi
Cinsel Terapi
Aile Dizimi
Hipnoz
Vr sanal terapi
Çözüm odaklı terapi
Grup terapi
Sanat terapisi
Bütüncül terapi
Ebeveyn danışmanlığı
Terapi Merkezi, Psikiyatri Merkezi | Mustafa Cem Oğuz | Ankara, Türkiye

bottom of page