
BİREYSEL & GRUP TERAPİSİ
Bireysel Terapinin Esasları Nelerdir?
Terapi süreci, terapistin danışana ne yapması gerektiğini söylediği, tavsiyeler, öğütler verdiği bir süreç değildir. Terapi sürecinde olumlu düşünceleri ve doğru kararları terapist ile danışan birlikte bir yol çizerek belirler.
Terapist, danışanı yargılamaz, eleştirmez ve danışanın yaptığı olumsuz davranışlardan dolayı onu suçlamaz.
Terapistin görevi, danışanın içindeki gücü ve olumlu tarafı görmesini sağlamaktır.
Terapist, danışanı belli bir düşünce kalıbında düşünmeye ve belli bir davranış şekli çerçevesinde davranmaya teşvik etmez. Terapist, danışanın kendi düşünce ve davranış şekillerini bulmasında, fark etmesinde yardımcıdır.
Terapi sürecinde danışanın pozitif düşünmesi için birlikte yol belirlenir.
Bireysel Yetişkin Terapinin Çalışma Alanları Nelerdir ?
-
Obsesif Kompulsif Bozukluklar
-
Öfke ve Stresle Başa Çıkma
-
Kaygı Problemleri
-
Özgüven Problemleri
-
Kıskançlıkla Başa Çıkma
-
Cinsel Kimlik Konuları
-
Depresyon
-
Takıntılar
-
Dürtü Kontol Problemleri
-
Uyku Sorunları
-
Sosyal Fobi
-
Panik Atak
-
İletişim Problemleri
-
İlişki Yönetimi
-
Yasla Başa Çıkma
-
Yeme Bozuklukları
-
Fobiler
Grup Terapisi Nedir?
Bireydeki duygusal çatışmalar sonucu oluşan kaygı ve endişeleri çözümlemeye ve yarattığı etkiyi azaltmaya çalışan, içgörü ve farkındalık kazandırabilen, kişiler arası ilişkileri iyileştiren teknik ve yöntemler psikoterapi olarak nitelendirilir. Psikoterapistin, yardım arayan kişi ile profesyonel bir ilişki kurması ve kaygıyı azaltma, uygun olmayan davranışı değiştirme ve gelişimini cesaretlendirme amacıyla sözel ya da sözel olmayan düzeltici araç ve teknikler kullanması bireysel psikoterapidir. Eğer yardım edilen tek bir birey değil de grup (2-20 kişi) ise bu grup terapisi olur. Basitçe açıklayacak olursak; terapi tekniklerinin bir gruba, bireylerin ruh sağlığını iyileştirmek amacıyla uygulanmasıdır. Ayrıca son yıllarda aile ve çift terapileri de grup terapisi kapsamında değerlendirilmektedir. Gruplar, genellikle, bir yönetici ve 1-2 yardımcı yönetici tarafından yönetilir. Yardımcı yöneticilerin eğitiminin de sürdüğü gruplarda yardımcı yöneticiler dönüşümlü olarak yönetimi alır ve canlı denetim alırlar. Grup içinde oluşan birey-birey etkileşimi ve birey/terapist etkileşimi, grup üyelerinin uyumsuz davranışlarını değiştirmek için birlikte kullanılır.
Grup terapistinin kullandığı özel teknikler ve sağladığı etkileşim kadar, grubun kendisinin de değişim aracı olarak işlev görmesi, grup terapisine özgü bir niteliktir. Grup terapisinde üyeler, hemen her zaman, iyileşmelerinde diğer üyelerin önemli olduğunu ileri sürmektedirler. ‘Ne kendime ne başkasına yararım var’ düşüncesiyle terapiye gelen üyenin, terapötik süreç boyunca başkalarına yararı olduğunu görmesi, kendisi için tazeleyici ve güçlendirici bir deneyim olur. Üyeler grup terapisinde birbirlerine yardımcı olurlar, güvenirler ve güven verirler, öneri ve anlayış sunarlar, birbirlerini desteklerler. Benzer sorunlarını paylaşırlar. Bireysel terapide ‘terapötik ilişki’ olarak adlandırılan fenomenin grup terapisindeki karşılığı ‘bizlik’ duygusudur. Sadece terapist ile olan ilişkiyi değil diğer üyelerle ve grubun bütünüyle olan ilişkiyi içerir. Grup terapisinin odak noktası grupta ‘şimdi ve burada’ oluşan kişiler arası etkileşimler üzerinde olmalıdır. Grup psikoterapilerinin en büyük özelliği, grup üyelerine sadece terapist/terapistler geri bildirim vermezler. Üyeler birbirlerinden de geri bildirim alırlar ve kendilerini, diğerlerinin onları gördüğü gibi görmeyi öğrenirler.
Davranışlarının hangi yönlerinin kendilerini insanlardan uzaklaştırdığı, hangi yönlerinin ise yakınlaştırdığını görürler. Kendi davranışlarının, kaçmaya çalıştıkları o yalnızlıklarındaki rolünü öğrenirler. Grup terapisi yeni bir olgu olmamakla beraber tarihsel olarak bakıldığında, psikiyatrik tedavi boyutuna, ilişkiler boyutunu ve grubu sokanlar arasında, çalışmaları 1914’lerde başlayan J. L. Moreno’yu sayabiliriz. İlk grup psikoterapileri kongreleri ve halen etkin şekilde çalışan Uluslararası Grup Psikoterapileri Birliği, Moreno tarafından kurulmuştur. Moreno, özgün bir yöntem olan Psikodramatik Sosyometrik Grup Psikoterapisi’ni geliştirmiştir. Ülkemizde, Engin Geçtan, L. Zileli, Abdulkadir Özbek grup terapisine ilk başlayanlardır. Abdulkadir Özbek adını taşıyan Psikodrama Enstitüsü bu alanda uzmanlar yetiştirmeye devam etmektedir.
Grup Terapisinin Amacı ve Faydaları
Grup psikoterapisi, kişilik dinamiklerinin yeniden yapılandırılmasını, kişiler arası ilişkilerde değişimi, semptomların (hastalığın belirtileri) hafifletilmesini, spesifik aile-çift dinamiklerinin değişimini ve kişilik gelişimine katkıda bulunmayı amaçlar. Grup terapisinin dili kişiler arasıdır. Terapistin görevi hastaya bu bozuk kişiler arası davranış örüntüleri hakkında olabildiğince bilgi verecek bir ortam sağlamaktır. Birçok üye, benzersiz sorunları ve kabul edilmez dürtü ve isteklere sahip olduğunu ve kimsenin onun kadar acı çekmediğini düşünerek terapiye başlar. Terapi grubunda, özellikle ilk zamanlarda üyenin ‘teklik’ hislerinin giderilmesi güçlü bir rahatlama kaynağıdır. Grup terapisi de dahil tüm terapilerin artısı kararsızdır.
Duygusal boşalım ve duyguların nasıl ifade edileceğini öğrenmek gibi iki çıktısı vardır. Mesela, üyelerin terapiden sonra aşağıda yazılanlar gibi düşünceleri oluşabilir.
‘Duygularımı ifade ettim ve bu dünyanın sonu olmadı, kimse beni küçümsemedi, aşağılamadı.’
‘Ağlamak ne kadar rahatlatıcıymış, küçük de düşmedim. Hatta benimle beraber onların da gözleri doldu.’
Psikiyatrik hastaların çoğunun bozulmuş kişiler arası tutumları ve yetersiz becerileri yüzünden yakın ilişkileri çok azdır. Paylaşma, kabul görme gibi ihtiyaçlarını doyurabilecekleri grup ilişkileri azdır. Dolayısıyla grup terapileri bu hastalar üzerinde yoğun sağaltıcı etkiye sahiptir.
Gruba özgü tedavi edici etkiler arasında evrensellik (yalnız değilim duygusu), özgecilik (başkalarını düşünme), eşduyum becerilerinde artış, umut aşılaması, geçmişi tamir eden duygusal yaşantı, sosyalleşme becerilerinin gelişmesi, sağlıklı özdeşimler kurma, kabul ve hoşgörü geliştirme, gerçeği değerlendirme yetisinde artış, ilişkisel öğrenmeler, farkındalık artışı ve içgörü artışı vardır.